28 Eylül 2009 Pazartesi

Z A M A N

Zamanı durdurmak istiyorum. Herkes herşey sussun ve dursun.

Bu duygumun nedeni yetişememek. Hayata yetişemediğimi düşünüyorum. Çocukken zaman uzun gelir ya. Tadını çıkara çıkara, pişmanlık duymadan, keşkeler olmadan yaşar gidersin her anını. Şimdi ise yapmam gerekenler, yapamadıklarım, yapacaklarım listeleri uzayıp gidiyor. Bu listelerse şu anı unutmama neden oluyor..

Kocaman bir ne yapsam listem var. Öncelikler var.. Kararsızlıklar var. Neyi ne zaman ve nasıl yapacağımı bir türlü sıraya koyamıyorum. Onu ekliyorum bunu çıkarıyorum olmuyor..
Sanırım bir dönüm noktasından geçiyorum..

Bir yandan da biliyorum ki evdeki hesap hiç birşeye uymuyor.. Hesap kitap yapma desen.. E ama ben böyleyim... Tabi hesap yapmayan bir yanım da var..

Biraz da o tarafı dinleyeyim bakayım ne diyor..
Pin It

17 Eylül 2009 Perşembe

Biraz deniz, biraz rüzgar, bolca CAN :)

Çeşme'deyiz...Bu yaz tatilimizin iki haftası Ramazan ayına denk geldiği için tatil mekanları çok boştu. Otel boştu, plajlar boştu ama bu bizim işimize geldi doğrusu. Can’ın çığlık ve bağırma ve çeşitli seslerden oluşan muhabbeti daha az insanı rahatsız etti :) Çocuğu olanlar eminim ki hoş karşılıyordur fakat çocuk büyütmemiş olanların rahatsız olmalarını da çok çok iyi anlayabiliyorum. Ama hiç kimseyi rahatsız etmeyelim diye de hiçbir yere çıkmamak herhalde doğru bir şey olmaz değil mi :)
Süper fotoğraflar yükleyeceğim dönüşte.
Pin It

11 Eylül 2009 Cuma

D E Ğ E R

D E Ğ E R

Sadece sen sen olduğun için, var olduğun için değerlisin. Ne kadar özel bir varlık, insan.
Neden bunu hissedemiyorsun.. ?
Neden kocaman resimdeki güzelliği yüceliği göremeyip, minicik detaylarla üzüm üzüm üzülüyorsun ?
Senin için üzülmek istemiyorum. Senin sadece güzelliğini, özelliğini bilmeni istiyorum. Acınamayacak kadar yukarılardasın.. Her insan gibi.

Hiç kimse senin değerini düşürebilme gücüne sahip değil biliyor musun, senden başka.

İstediğin kararı istediğin zaman değiştirebilirsin.. İstediğini söyleyebilirsin.. Sen bunların sonuçlarını gözealabilen birisin, hep aldın. Seni mutlu eden bu. Seni üzecek bir adım atmışsan, geri adım atabilirsin..

Kararların senin elinde. Güzel olan da zor olan da bu.
Pin It

10 Eylül 2009 Perşembe

Hoşgeldin Ramazan

:) bu başlığı atmak için biraz geç kaldım galiba. aklıma bu yazının yarım daire şeklinde ışıklı olarak dışarılara asıldığı zamanlar geldi. Belki hala vardır biryerlerde ben görmüyorum.
Geçenlerde aklıma gelen bir fikri paylaşmak istedim.
Orucu yılın belli bir ayında herkes eş zamanlı olarak tutuyor ya, oruç tutmanın kişi için mahremiyeti olan bir olay olduğu veya olabileceğini düşünüyorum. Ve bu zamanlama konusunda da daha esnek olunabileceğini belki de.
Oruç tutmak (kısmen)bedene ve nefse hakimiyet çalışması anlamına geliyorsa, ki bence öyle, bu kişiye özel ve mahremiyeti olan bir konudur. Dolayısıyla kişi kendi istediği aylarda veya kendi istediği günlerde orucunu tutsa ve bunu da tercih etmiyorsa hiç kimseyle paylaşmasa. Bu çok daha içsel, kendi vicdanıyla onun arasında yapılmış bir çalışma olmaz mı? Kendisini hazır hissettiği an bunu yapabilir. Vicdanen veya aklen veya bedenen hazır hissetmediği zamanlar da yapmaz.
Bunu yapmak, yapabilmek, kısmen de olsa vücut üzerinde bir otokontrolü sağlayabilmek önemli bir iş, kişinin daha farklı idrakleri kazanabilmesine de yardımcı olacaktır belki.
Pin It

3 Eylül 2009 Perşembe

Yalıkavak, deniz, gün batımı, kumsal, tekne...


Hafiften bir rüzgar esiyor, vücudunda harika bir ferahlık hissi...
Güneş batıyor, portakal rengi olmuş bütün ufuk, görüntüye bakarken iyiki buradayım diyor insan...
Akşamın başlangıcında balık restoranları sahile masalar atmışlar, küçücük masaların üzerinde minik minik mumlar yanıyor, ambians harika..
Sahile bakan küçük küçük pansiyonlar, bir tanesi Altınköy, bembeyaz bir güzellik..
http://www.bodrumtravel.org/scripts/kayit.asp?ID=3695&kod=001&page=grup.asp&results=3695,3693,3692,3689
Sahilden ilerliyorsunuz, marinadan içeri girdiğinizde muhteşem bir sadelik ve elit bir hava hissediliyor hemen, biraz yürüyünce olağanüstü tekneler ve yatları görüyorsunuz, demirlemiş durumdalar, onlara bakıp hayal kurmak bile çok güzel...
Çarşısı klasik bir sahil kasabası çarşısı, ışıl ışıl ve hareketli, insana tatilde olduğunu hissettiriyor..

Yazın yaşanabilecek en güzel yerlerden bir tanesi, Yalıkavak'ı çok seviyorum! Sadece yaz aylarında deniz kenarına yerleşsem, sonra tekrar Ankara'ya dönsem ne güzel olurdu
:)
Pin It

1 Eylül 2009 Salı

Şu meşhur AŞK kitabından...

Otuzbeşinci Kural:

Şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz.
Mümin içindeki münkirle tanışmalı, Tanrıya inanmayan kişi ise içindeki inananla.
İnsan-ı kamil mertebesine varana kadar gıdım gıdım ilerler kişi.
Ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.

Tezatları nasıl kucaklayacağız?
Herkes bir kutup olmuş durumda. Bir de bu kutuplaşmanın adı "değerlerim inançlarım" oluyor. O bizim değerlerimiz dediğimiz şeyler yok olursa ne olur?
Bütün insanların bütün değerlerini ve bütün inançlarını kucaklamamız demek olur... O sıkı sıkıya yapıştığımız değerler inançlar gelenekler adetler yok kurallar yok ayıplar ..... say say bitmez... bunların hepsi bizi bir kutup yapıyor.
İnsanı değerinden inancından veya makamından parasından dolayı değil veya üstü saçı başından dolayı değil veya dini, ırkından dolayı değil, insanı sadece insan olduğu için sevmek demek, kendi içinde de bütün bunlardan kurtulmuş olmak demektir bence.
Tezatları kucaklamak kolay değil... ama imkansız da değil çünkü aslımız BİR bizim...
Pin It