22 Ocak 2011 Cumartesi

Krişhnamurti

Düşünür Krishnamurti’ye göre pekçok insan; kendini gözlemek, günlük yaşamdan bir şeyler öğrenmek yerine başkalarının söylediklerini tekrarlayarak, ne söylenip ne söylenmediğini tartışarak günlerini geçirir. Bu durum enerji kaybıyla birlikte öğrenme kapasitesindeki düşüşü beraberinde getirir. Böylece kendimizden ve davranışlarımızdan öğrenme konusunda tembelleşiriz.

Nasıl ki bir insanın evinin düzeninden kendisi sorumluysa bir insanın zihinsel düzeninden, davranışlarından, alışkanlıklarından da başkaları değil kendisi sorumludur. Bireyin kendi sorumluluğunu kavrayabilmesi için öncelikle zihinsel bir disipline sahip olmadığını kabul etmesi gerekir. Yani gözlem yapmadığını, yeni kavrayışlara yeni idraklere ulaşmadığını, yerinde saydığını, günlerinin ve yıllarının mekanik tekrarlarla geçtiğini görmesi gerekir.

Eğer birey, kimi şeyleri mekanik olarak tekrarlayıp durmak yerine o şeylerin anlatmak istediğini idrak edip kavrayabiliyorsa, günün hiç olmazsa kimi anlarında kendini sorgulayıp yeni çıkarımlar yapabiliyorsa, kendini objektif bir gözlem altında tutup, müşahade ettiği kimi yanlarıyla uğraşmayı ve pozitife çevirmeyi hedefliyorsa bir umut var demektir.

Zihinlerimizi belirli bir disiplin altında kullanmayı ve bu disiplin sayesinde yeni şeyler öğrenmeyi bilmiyoruz. Bir kişiden, bir kitaptan bir öğretmenden değil kendi zihninin, kendi yüreğinin gözleminden öğrenen, kendi davranışlarından öğrenen anlamına gelir. Bu öğrenme belirli bir disiplini gerektirir. Burada kastedilen kurallara bağlı bir disiplin değildir. Kuralların, boyun eğmenin ve şekilciliğin olduğu yerde öğrenme yoktur. Gözleme dayalı öğrenme günlük yaşamdan öğrenmek, birbirimizle ilişkilerimizden öğrenmek, zihnin derinliklerinden öğrenmektir.

Öğrenen zihin daima esnek ve aktiftir.
Pin It