11 Mart 2011 Cuma

Tecrübeler... (I)

"Kimse kimseye hayatı öğretemez. Hayat reçete edilemez. Herkes kendi yanlışlarını yaparak hayatı öğrenir. Ancak bütün yanlışları yapacak kadar da uzun yaşanmaz. Bu nedenle akıllı ve olgun insanlar başkalarının yanlışlarından öğrenirler.

İnsan hayatı boyunca huzur arar. Oysa mutluluk ve huzur, eğer kişi koruyucu ve destekleyici bir aile ortamında büyümüşse, ancak hayatın ilk üç yılında yaşanabilir. Çünkü çocuk evde geçirdiği hayatının ilk yıllarında oynadığı oyun ve kurduğu ilişkilerde, kendisini herşeyi yapma gücüne sahip, her şeye hakkı olan ve ölümsüz bir varlık olarak görür. Bunlar, bir bakıma, "kadir-i mutlak, hakim-i mutlak ve ölümsüzlük" olarak adlandırılan ve Tanrı'ya vakfedilen vasıflardır. Hayatın ilk 3 veya 5 yılında bu huzur doyurucu bir şekilde yaşanmışsa, kişi hayatın dalgalanmalarına ve belirsizliklerine de o ölçüde iyi göğüs gerebilir ve bunlarla başa çıkabilir.

Ergenlik, evlilik, hamilelik, anne-baba olmak yaşdönümü, emeklilik, yas gibi değişimler de çok fazla zorlanmadan geride bırakılır. Yetişkinlikte sağlık, mutluluk ve huzur "gerçeklik" ve "karşılıklılık" ilkelerinin içselleştirilmesiyle ve "ölümlülüğü kabul" ile mümkündür. Olgun insan gerçeklik ilkesi uyarınca, gücünün sınırlarını bilir ve kabul eder. Birey yetişkin olma yolunda karşılıklılık ilkesi uyarınca sorumluluklarının farkına varır. Bir şeyi istiyorsa, karşılığında bir şey vermesi gerektiğini bilir. Çevresindeki insanların varlık nedeninin onun ihtiyaçlarını karşılamak olmadığını bilir. Kendini keşfetme yolunda ilerleyen insan, daima kendi direnciyle karşılaşır ve acı çeker. Çünkü kendi iç dünyasının derinlikleriyle karşılaşan insan, içindeki sırları bilmek de bildirmek de istemez.
Pin It

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder